DİYABET TEDAVİSİ



                                                                  TİP-2 DİYABET TEDAVİSİ













YAPILAN YANLIŞLIKLAR
Diyabet tedavisinde tek bir hapla yada tek bir bitkiyle tedavi olacağınızı sanıyorsanız, boşuna bu makaleyi okumayınız. Burada öyle bir şey yok.Tedaviler her zaman komplikedir ama etkilidir.Sizi gerçekten iyileştirir.
Türk tıbbı büyük ölçüde Amerikan tıbbı örnek alınarak uygulanmaktadır.Bazen onlar kendilerini yenileseler bile bizdeki değişikliği 5-70 yıl sürebilmektedir.Üstelik, Amerikan tıbbını yöneten ilaç lobisidir.Kapitalizm ne pahasına olursa
olsun karından vazgeçmiyor. Diyabette de sistem tedaviyi öngörmüyor, ömür boyu ilaç kullandırmaya yönlendiriyor. 
İlaçla diyabet tedavi edilmez. Sadece hastalığın belirtilerini ortadan geçici olarak kaldırabilir. Çoğu kez, süreç içerisinde antidiyabetik ilaçla şekerin düşürülmesi bazen olanaksızlaşıyor. İnsülin de kullanmak zorunda kalınıyor. Hastalık, tip-1 e dönmüş oluyor. 
Tip-1 genelde doğuştan yada sonradan pankreasın beta hücrelerinin tahrip olmasıyla, genetiksel yatkınlık nedeniyle kendini erken yaşta gösterir. Yinede pankreaslar az da olsa çoğu kez insülin salgılamaktadır. Gerekli uygulamaları yaptıktan sonra insülin salğılanmasını biraz yükseltmek olası olabilir. Tip-2 diyabet ise genelde 40 lı yaşlardan sonra(günümüzde 20 li yaşlara kadar indi) , yanlış beslenmeden ve yaşam tarzından kaynaklan metabolik rahatsızlıktır.
Günümüz diyabet tedavisinde şekerli ve yağlı beslenmeyi azaltmayı, öğün sayısını daha da arttırarak (6 öğün) çözüm bulduğunu sanmaktadır.Bu yüzden hastalar ömür boyu ilaç kullanmaya mahküm edilmektedir. Yeni kronik hastalıkların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Sağlıklı metabolizmayı ancak unlu (tüm tahılları) ve şekerli gıdaları azaltarak hatta tamamen bırakarak ve de iki öğüne geçerek sağlayabiliriz. Buradan yola çıkarak değerli hekimlerimize, tedavi edici alternatiflerinde olabileceğini ve onların beslenme dersi alamadıklarından yola çıkılarak, hastalarını güvenle tedavi edebilecekleri çözümden bahsedeceğim.
HEKİMLERİMİZE ÖNERİLER
Tip-2 diyabet, eğer kişide metabolik bozukluk varsa fazla kilosu olmayanlarda bile görülebilir. İnsülin hormonu, kan şekeri, trigliserid, serbest oksijen radikalleri , omega-6 artmışsa ; enflamatuar sitokinler (IL1,IL6,IL10,TNF), enflamatuar prostaglandinler(PGE2) artmışsa, kişide metabolik sedrom vardır. Önce bunun düzeltilmesi gerekir. Bunların düzeltilmesiyle hastanızı tüm kronik hastalıklara karşı da(,obezite,insülin direnci, yüksek tansiyon, kalp-damar,kanser, inme, enboli ) koruma altına almış olacaksınız. Tip-2 diyabeti de bitirmiş olacaksınız. Reaktif hipoglisemiyi de ortadan kaldırmış olacaksınz.
Tip-2 diyabet /obezite insülin yetersizliği değil insülin fazlalığı olan bir hastalıktır.
TİP-2 DİYABET NASIL TEDAVİ EDİLİR?
(Aynı zamanda obezite, karaciğer ve pankreas yağlanması, kalp hastalıkları, inme, ürik asit yüksekliği, trigliserid yüksekliği, yüksek tansiyon , bunama, Alzheimer, fibromiyalji, polikistik over hastalığı, fibrokistik meme hastalıkları, kronik artritler, bir çok kanser türü kontrol altına almış olacaksınız.)
1-Hastanın D vit.seviyesini kontrol ettirip 80-100 ng/ml aralığına çekmesi için D vitamini reçete ediniz.
Yaklaşık her devit-3 oral ampul 10-20 ng/ml artıracaktır. D vitamini , 20-30 ng/ml civarında olanların seviyesini yükseltmek için şu uygulamayı güvenle yaptırabilirsiniz. Buna göre 1.gün,10.gün,30.gün, gerekiyorsa 60.gün 1 adt yemekte içmesi önerilir. (toplam 4 ampul ) En az iki gün yağlı beslenmesi gerektiği hatırlatılır. Daha sonraları 2 ayda bir ampul , yazları 3 ayda bir ampul içmesi önerilir. Belirli aralıklarda da doz kontrolü yapılır. D vit. seviyesinin 80 - 100 ng/ml civarında kalması sağlanır.
2- Hastanın (TSH,ST3,ST4) tiroidinde sorun olup olmadığı kontrol edilir.Tiroid fonksiyonunun bozuk olması kan şekerini düzensizleştirir.
(“Diyabetli ya da metabolik sendromlu (insülin direnci) hastalarda tiroid bozuklukları daha sık gözükür . Çalışmalar insülin direncinin Hashimotolu hastalarda tiroid bezi tahribatını artırdığını göstermektedir. Kan şekerinizin düzenli olması tiroid fonksiyonlarınızın normal olmasını sağladığı gibi tersine tiroid fonksiyonlarınızın normal olması kan şekerinizin düzenli olmasını sağlar. Metabolik sendromda sık sık oluşan hipoglisemi atakları sık sık kortizol salgılanmasına neden olarak bu da hipotalamus-hipofiz böbrek üstü yolunu tembelleştirir.
Kan şekerindeki dalgalanmalar bağırsaklar, akciğerler ve beyinde iltihabi reaksiyon oluşturur, hormon dengesizliği yapar, böbrek üstü bezi tükenmesi, detoksifikasyon mekanizmalarını bozar. Bütün bu bozukluklar tiroid fonksiyonlarını düşürür.Tiroid fonksiyonlarının azalması şeker metabolizmasını farklı şekilde etkiler; Glükozun hücre içine girişi azalır.Bağırsakta glükoz emilimi azalır. İnsülin direnci artar. Hipotiroidiniz varsa normal kan şekeriniz olsa bile hipoglisemi belirtileriniz (yorgunluk, baş ağrısı, açlık, huzursuzluk vb) olabilir. Çünkü hücre içine şeker girişi azdır. Kan şekeri normal düzeyde bile olsa hücre içi glükoz düşük olduğu için kortizol artar. Bu da tiroid fonksiyonlarını azaltır.” A:A.)
3- Hastanın durumuna göre tedavinin acilliğine göre, kan glükoz değeri yüksekse, ilaç vermeniz gerekiyorsa verilir, kontrole zamanında gelmesi sağlanır.
4- Omega-3 balık yağını düzelene kadar 2000-3000 mg /gün ,düzeldikten sonra da 1500 mg (epa ve deha ) etken madde olarak önerilir.
Enflamasyonu azalttığı gibi hücre zarının elektronlardan zarar görerek sertleşmesini engeller.
5- Bağırsak rahatsızlığı olup olmadığını araştırılır . Bağırsak sızdırmazlığın sağlanması ve de yararlı bakterilerin salğıladığı vitaminler ,hormonlar, enzimler diyabetin gelişmesini engellemektedir.
Her türlü probiyotik beslenmesi için (taş devri akıllı beslenme de ayrıntılar var) kefir, tarhana, boza, şalgam suyu , ev turşuları, elma sirkesi vb. önerilir.
6- Biyotin (B7) vücutta depo edilmiş yağların enerji olarak kullanılmasında katalizör görevi görür.
Kan şekerinin ve kan insülinin normal düzeyde seyretmesini sağlar. Omeğa-3 ve bir çok yağ asidinin sentezi için şarttır. Probiyotik beslenen bir insanda bol miktarda bulunur. Bunun dışında merada dolaşan hayvanın yumurtasında, kırmızı etinde, kefirde, yeşil yapraklı sebzelerde bulunur.(c.karatay)
7- B12 (kobalamin) vitamini seviyesi en az 600 pg/ml olmalı.İdeali 800-1000 pg/ml dir.. 
Hücre çekirdeği içerisindeki enerji üreten mitokondriyaların sağlıklı çalışması için folik asitle birlikte önemli bir koenzimdir. Bozuk olan şeker metabolizmasının düzelmesi için çok önemlidir. Probiyotik beslenenlerde , hayvansal gıdalarının ayrışmasıyla oluşur.Ayrıca boza,sirke,turşu ve kefirde bulunur.(C.Karatay)
8- “Magnezyum insülin salınımını artırır, şeker metabolizmasının çalışmasını kolaylaştırır."
" Magnezyum olmadan insülin , glükozu hücrelere taşıyamaz. Kanda biriken glükoz ve insülin çok çeşitli tipte doku hasarına sebep olur. Magnezyum insülini kontrol altında tutar .Magnezyum eksikliğinde düşük kan şekeri akışı meydana gelir.” ( Taş Devri Diyeti Platformu)
Bu yüzden mutlaka magnezyum desteği almalı. Hastanın durumuna göre günde 2-3 kere 200-300 mg magnezyum citrat, iki öğün arasında az suyla içilmeli. 
9- C vitamini sabah 500 -1000 mg, akşam 500- 1000 mg yemekte alması tavsiye edilir.
Diyabetlilerin kanında şeker miktarı yüksek olarak kalırsa bağışıklık sistemini baskı altına alır. C vit. ile şeker molekülü birbirine çok benzerler ve yarışırlar. Akyuvarlar içerisine şeker girince c vit. giremez. Dolayısı ile vücudumuzun savunma ordusu olan bu beyaz kan hücreleri görevini yapamaz.
C vitamini olarak askorbik asit daha etkilidir.
10-Kandaki potasyum düşüklüğü de insülinin iyi çalışmasını engelleyerek
İnsülin direncinin oluşmasına etki edebilir . 
Metabolizmamızın sağlıklı çalışması içinde kan potasyum değerinin yüksek olması gerekir. Potasyumun kandaki değerinin 4 mEg/L den fazla olması gerekir. Potasyum azlığı aritmi yapabileceği gibi fazlalığı ölümlere bile yol açabilir. Önemli olan sodyum-potasyum dengesidir.
11-Kandaki krom düşüklüğü de insülin direncini tetikleyebilir. Bunu gidermek için menümüze brokoli, mantar, merada dolaşarak beslenen tavuk ve salamura peynirler, ceviz, fındık gibi kabuklu yemişler ilave etmeliyiz.
12- Çinko : Diyabetli hastalarda çinkonun idrarla atılması daha çok olur.Bozuk olan bağışıklık sistemini daha da bozulmasına yol açar.
Çinko bir çok enzimin yapısında hücre membranında bulunduğu gibi hormon yapımında da kullanılır. Güçlü bir antioksidan ve vücudumuzda önemli görevleri vardır. Normal seviyelerinde tutulması gerekir.
13- Bağırsak florası bozuk olanlarda daha çok ortaya çıkan ve de daha çok tahıllı beslenme den de (gluten) kaynaklanan enflamasyonu azaltmak için, önerilen baharatları ve bazı tohumları her gün kullanmalı. 
Bu zararlı sitokinleri, prostağlandinleri de azaltacaktır. Böylece süre içerisinde pankreasın zarar görüp insülin salgılayamaz hale gelmesi engellenir. Ekmek kullanması yasaklanır.
Baharat ve tohumları kulanma metodu için aşağıdaki linki tıklayınız.
14- Unlu ve şekerli Gİ yüksek gıdaları yemesi durdurulur.Taş Devri Akıllı Beslenmeye geçmesi sağlanır.Bunun için aşağıdaki ön hazırlık uygulamasından geçirilir. Özellikle ekmek ve tüm unlu (tahıllı) - şekerli gıdalar menüden çıkarılır.
15- Glisemik indeksi düşük olan früktoz glükozdan bile çok tehlikelidir. Kesinlikle früktozlu ürünlerle dolan dışarıdaki ürünler tüketilmeyecektir.
Früktozlu ürün tüketimi sonucu oluşan ürik asit, insülin reseptörlerini bozarak insülin direncinin gelişmesine yol açmaktadır.(Vişne ürik asit seviyesini düşüren çok yararlı ve de güçlü bir antioksidandır.) Karaciğer yağlanması, metabolik sendrom, obezite ve zamanla tip-2 diyabet oluşuyor.
16- İnsülin direncini başlatan en önemli unsurda trans yağlardır. Hücre zarını sertleştirerek insülin direncini başlatmaktadır.
Ayçiçeği, mısırözü, soya ,margarinler ,hatta trans yağ içermez denilen margarinler bile tüketilmeyecek. Çünkü bunlar ısıyla trans yağa dönüşmektedir. Isıtılmadan tüketilmesi de sakıncalı. (omeğa-6 içeriğinin yüksekliğinden dolayı.)
17- Stres kronik hale gelmişse tedavi edilmeli. Uyku problemi giderilmeli. Stersli insanlarda kortizol ve adrenalin hormonları fazla salgılanmaktadır.Bu durum insülin hormonunun etki edememesine yani insülin direncine yol açmaktadır. Bunun da yolu bağırsak sağlığından geçer. Probiyotik beslenme ve omeğa-3 kullanımıyla bu durum çoğu kez aşılmaktadır. Yalnız zararlı mantar olan candida, bağırsağında çok fazla miktarda ise ilaç tedavisiyle de bunların sayısı azaltılmalı. Stres yaratan olgulardan uzak durması da tavsiye edilir.
18-Gizli gıda alerjisi olanlar, sık sık acıkır ve sık sık yeme isteğini yerine getirerek, tip-2 ye doğru adım atmış olur. Varsa tespit edilerek bu besinlerden uzak durması sağlanır.
19- Her gün düzenli tarçın tüketilmeli.(Günde ½ çay kaşığı) Tarçın, hücre zarını kalınlaşmasını engelleyerek hücre geçirgenliğinin azalmasını önler. Belli ölçülerde kalınlaşan hücre zarının incelmesini kolaylaştırır.(A.Çoruhlu )
20- Limonlu-tarçınlı su içilmesi hem midemizin gerektiği kadar asidik olmasını sağlarken, dokularımızın da alkali kalmasını sağlayacaktır. Bu sayede elektron saldırısına (asit) uğramayarak, hücre sertleşmesi duracak ve hücre içi giriş çıkış yeniden sağlanmış olacaktır.(A.Çoruhlu)
21- Spor yapmadan hastanızın düzelemeyeceğini anlatınız. 20 dakikadan başlamak üzere her gün 60 dk. ya kadar interval yürüyüş ve eksersiz yapmasını öneriniz. Şekeri metabolize eden en yoğun kaslar bacakta bulunmaktadır.
22- Kullanılan ilaç da kandaki glükozu azaltacağı için , çok dikkatli olmalı ,şeker düşmemeli yada ilaç dozu zamanında azaltılmalı veya bıraktırmalı.
23- “Şişman kişilerde var olan insülin direnci ve ürik asit yüksekliği glükozu früktoza da dönüştürebiliyor ve durumları daha da ağırlaşıyor . Düşük şekerle beslenen kişilerde ise böyle bir dönüşüm olmuyor.” A.A
24- Özellikle erkeklerin içine düştüğü bir durum var. Akşam yemekten sonra aşırı meyve tüketmek. Meyve vitamin içeriğinden dolayı şifa kaynağı olarak görülür. Üzgünüm ki Türkiye de alkole bağlı karaciğer yetmezliğinden çok meyvede ki früktoz şekerine bağlı karaciğer yetmezliği görülmektedir.Kesinlikle akşam yemeği erken yenilmesine çalışılacak ama asla akşam yemeğinden sonra meyve dahil hiç bir şey yememesi tavsiye edilecek.
25- Meyve kuruların dan da sakınmak gerek. Çünkü kurudukça früktoz içeriği artmaktadır. Üstelik kuruma evresinde birçok vitamin ve flavonoidi kaybetmektedir.
26- “Früktozla beslenen kişiler, glükozla beslenen kişilere oranla daha fazla demir, magnezyum, bakır, kalsiyum ve çinko kaybına maruz kalıyorlar.”A.A
27- Lütfen hastanıza yağsız beslenerek zayıflayınız demeyiniz. Şekersiz ve unsuz (tahılsız) beslenerek zayıflaması söylenir. Sağlıklı yağlar (merada dolaşan hayvanın eti, yağı, tereyağı, zeytinyağı) çok yararlıdır. Bazı vitamin ve mineralleri sağlıklı yağlardan alınır. Bunlar olmadan kilo vermemiz mümkün değildir . İnsülin düzeyimiz normale dönemez.
“Früktoz früktokinaz isimli enzimle früktoz-1 fosfat’a dönüşüyor. Daha sonra da aktif gliserol-3-fosfata dönüşür. Gliserol-3-fosfat serbest yağ asitleri ile birleşerek depo yağı olan triaçilgliserole yani trigliseritlere dönüşür. Yani früktoz-1 fosfatazın aktive olması yağ depolanmasını sağlamakta, tersine aktivasyonunun azalması ise yağların yıkımına izin vermektedir. Früktokinaz eksikliği olan kişiler şişmanlayamaz, çünkü yağ depolayamazlar. Burada yağ yakma moduna girmek ancak früktozun diyette azalması ile mümkün oluyor (7 ).
Diyette yağları değil ancak früktoz içeren şekerleri azaltarak zayıflayabilirsiniz. Bu durumda früktoz -1 fosfatazın inaktive olarak yağ yakma moduna geçersiniz. Diyabette en çok kullanılan ilaç olan metformin de yağ yakma düğmesini açarak etkisini göstermektedir.”
A.A.
Ayrıntılı bilgi aşağıdaki linkte:
28- Dejeneratif hastalıklardan korunmak ya da tedavi olmak için yüksek glisemik indeksli yiyecek ve içeceklerden uzak duracağız.
Serbest radikallerin atomlarından bir elektron eksiktir. Bunu tamamlamak için sağa sola saldırırlar. Sağlıklı olan hücrelerin elektronlarını çalarak onları sağlıksız hale getirirler. Serbest radikaller yüksek glisemik indeksli yiyecek ve içeceklerde bulunur . Bunların sayısı artmaya başladıkça dejenerasyon hızla artar. Genelde 40 yaşına kadar vücudumuz bunları tolere edecek şekilde çalışmaktadır. Kronik hastalıkların bu yaşlarda çıkmasının nedeni de budur.
Diğer yandan serbest radikalleri temizleyen antioksidanları daha bol tüketmeliyiz. İşlenmiş ve paketli ürünleri tüketmemeliyiz.
Aşağıdaki menüye uymak zorunda değilsiniz. Yukarıdaki öneriler uygulatılır. Hastada sık acıkma olmuyorsa. Sadece unlu ve şekerli gıdaları bırakarak, acıkır gibi olduklarında limon kabuğu, avakado, salatalık, fındık, ceviz, badem, kabak çekirdeği, hindistan cevizi yağı (bunlardan bir yada ikisini) tüketerek de diyabetten kurtulabilir.
Zorlanan hastalar için aşağıdaki menünün uygulanması gerekir:
A –İLK 2-4 HAFTA BESLENME PROĞRAMI :
08.00 peynir,zeytin,iki adt
yumurta,ceviz,fındık,badem,sızma zeytinyağı,tereyağ ,kefir 
09.00: 1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı;
10.00: avakado-salatalık-gerekirse fındık,ceviz 
12.00: öğle yemeği etli sebze yemeği (100 gr. cıvarı eti geçmemeli),kemik suyu ile yapılmış çorba, yoğurt (1/2 çay kaşığı tarçınlı), salata
13.30: 1ymk kaşığı hindistan cevizi yağı
15.00: 1 adt elma - portakal - 4 erik ya da 200 gr. vişne gibi (1/2 kaşık tarçınlayarak ya da tarçınlı su ile de ) içilebilir.(Bunlardan biri)
17.00: Salatalık, avakado, limon kabuğu (bunlardan birisi)
18.00: Akşam yemeği: etli yağlı sebzeli yemek , ciğer, balık ızgara (bunlardan birisi yenecek. Bu öğünde et olmasa da olabilir ama mutlaka yağlı olacak ve de et miktarı 100 gr. cıvarında olmalı),(kemik suyu yemeklerde kullanılmalı),çorba, salata ,ev turşusu.
20.00: ‘ de 2 avuç çiğ kabak çekirdeği , fındık, badem, ceviz (birinden bir avuç)
21.30: 1 ymk. kaşığı hindistan cevizi yağı
23.00: Acıkıyorsanız avakado,salatalık,limon kabuğu. İlacının dozunu düşürmeniz gerekiyorsa düşürünüz.
Acil şeker düşüklüğünü yükseltmek için kuru üzüm ve kuru kayısı gibi meyveler kullanılır. Yanlız bunlar zorda kalınmadığı sürece kullanılmayacak.
B –DÜZELME VARSA YAPILACAK DEĞİŞİKLİK :
Yukarıdaki menüye devam edilecek. Sadece aşağıdaki değişiklik yapılacak. Akşam yemeğinden sonra hiç bir şey tüketmemeli. Mümkünse sabah kahvaltılarını daha geç yapmaya başlamalı 09-10.00 gibi. Bu durumda Acıkma hissederse:
08.00 limon kabuğu,1 yemek kaşığı hindistan cevizi yağı tüketebilir.
09.00 avakado tüketebilir.
22.00 gerekiyorsa (açlık hissedildiğinde limon kabuğu,avakado yada salatalık yenebilir.)
C- KONTROLDE HER ŞEY İYİ ÇIKIYOR VE DÜŞÜK DOZ İLACIN BIRAKILMASINA KARAR VERİLİYORSA:
Hastanızı Taş devri Akıllı Beslenmeyi önce üç öğün olarak başlatınız. 2-4 hafta sonra ve de koşulları uygunsa iki öğüne geçmesini sağlayınız.
Sabah kahvaltı:
2 yumurta,peynir,zeytin,tereyağ,s.zeytinyağı,badem,fındık, ceviz,kefir.
Öğle yemeği:
Etli sebze yemeği, salata(elma sirkeli , limon suyu bol) öğleden sonra: 1 avuç yada 1 adt meyve mutlaka tarçınla yenecek.Gİ düşük meyvelerden.(200-300gr.)
Akşam yemeği
Etli yada etsiz sebze yemeği- ciğer-balık (bunlardan biri),çorba, ev turşusu, salata.(Yemekler yada çorbalar mutlaka kemik suyuyla yapılmalı).Gece acıkılırsa : salatalık, acur, limon kabuğu yada avakado Kişi iki öğüne geçerse, öğle yemeği ya da kahvaltı iptal edilecektir Öyleye doğru yapılan kahvaltıya salata yada yeşillikler ilave edilecektir. 
12246630_10208359357970361_1336363274965859192_n.jpg


Tüm sonuçlar normal çıkıyorsa, hastanız  Taş Devri Akıllı beslenmeye geçebilir. Bu beslenme şekliyle tüm kronik hastalıklardan hastanızı korumuş olacak ve onu tedavi etmenin mutluluğunu tatmış olacaksınız.

Taş Devri Akıllı Beslenme
Taş Devri Akıllı Beslenme
Ali Çerçel


Kaynakça:
Prof.Dr.Ahmet Aydın
Prof.Dr.Canan Karatay
Prof.Dr.Kenan Demirkol
Uz.Dr.Ayşegül Çoruhlu

Yorumlar